voy a bailar cada mañana

Archive for Haziran 2008


alışılagelmişin dışında – eksantrik
%30 sanatçı, %50 filozof, %20 bilim insanı

engin bir soyutlama ve renk dünyasında yaşıyorsun. gerçek yaşamın mekaniğine çok az ilgi duyuyorsun; kafan varoluşun yapısıyla (hikâye ve anlatım, simgesellik) ve yaşamın aldığı biçimle meşgul. sen, mistik olanı mantıklı olanla birleştiriyorsun, st. thomas aquinas gibi, ulvi olanla somut olan arasında ara yollar buluyorsun … farklı şekillerde de olsa kendini akışa bırakma eğilimin olabilir. günlük işler ve sorumluluklar, tutkuyla bağlandığın şeyler arasında yer almıyor; aslında herhangi bir “günlük ritüel” de pek değil. ideal işin, kendini ifade edebileceğin (yazmak gibi), özünde olan nedenselliği ve felsefi ağırlıklı merakını ortaya çıkarabileceğin bir ortam barındıran bir şey olabilir. tavrında, gençliğe özgü bir hava var. klasik mantıkla antik mistisizmin harmanlandığı yeni ruhani sistemlere olan eğilimiyle modern kültürün ve toplumun gerçek bir temsilcisisin. malı mülkü kafana pek takmıyorsun. eksantriklere örnekler: timothy leary, stanley kubrick, socrates. eksantriklerden alıntılar: “ben biraz sıradışı, biraz farklı ve oldukça kendine hasım.”

çok burnu büyük laflar bunlar.. beni en çok modern kültürün ve toplumun gerçek bir temsilcisi olmam eğlendirdi. sanki kendimi tanımıyormuşum gibi habire orada burada bulduğum testlere gözü kapalı atlamam.. nedir ki? konuşacak kimsem yok, kendimi yeniden baştan aşağı çözmeye uğraşıyorum sanki.. o kadar da harika bir insan olmadığımı anlayıp, unutup, tekrar başa dönmek için.. hiçbir şeyin ciddiye alınmadığı -para dışında- ve zamanla hiçbir şeyi -kendini bile- ciddiye almamayı öğrendiğin bir dünya işte.. şikâyet etmiyorum pek, şu aralar.. unutmak güzel.

kendi adıma, pek iyi bir dost sayılmam.. ya da dost edinmek konusunda pek istekli değilim, diyelim.. çünkü şu ana dek dost olmak, hep sorun dinlemek, çözüm üretmek, başı sıkışana yardım etmeye çalışmak, asla arkanı dönmemek, her an hazır olmak demekti.. yoruldum.. dostluk, buysa bende verecek bir şey kalmadı.

artık sorun dinlemeyen, “amaan boşver be!” diyen, başı sıkışana “elimden bir şey gelmez ki” diyen, arkasını dönen, hep bir bahane uyduran biriyim.. dostumla tostumu ayırmıyorum artık, hepsini mideye indiriyor, hazmediyorum bir güzel..

bir hello ve ortak zevkler ilgimi çekiyor artık sadece.. 3 ay görüşmesek aramayacağım ama bir telefonla hemen yeni eylemler içine girebileceğim insanlarla dolduruyorum etrafımı yavaşça.. şu an oturuyor olduğum, hep oturacağım anlamına gelmediği için, nasıl olacağını bilmesem de gelecekte çıkacağım gezilere katabileceğim uyumlu insanlardan başka bir aradığım yok..

mesela dün gece en sonunda şu filmi izledim.. pek umutsuzdum, çok sıkılacaktım filan.. yanılmışım.. istanbul kadar bir ülkecik; o ülkeciğin küçük insanları, küçük hayatları.. ve her şey tanıdık.. bir şehre vurulmak.. artık kesinlikle görmem gereken yerler arasında beyrut da var.

hiçbir yer, hiç kimse, hiçbir şey güvenli değil.. iklim değişiyor. bu sefer, çok hızlı olabilir her şey.. bu güvensizlik, benim gibi insanlar için güven demek.. oyunun kuralları değişirse en çok sevinecek ama bunu belli etmeyecekler arasında ben de olacağım.. doğa, güzel, toplu bir temizliğe hazırlanıyor belki de. eğer devam edenler arasında kalırsam ve benim gibileri bulursam başka ne isterim ki hayattan?


hayatın anlamı, evet.


Viagra orgy leads to man's death *
Posted by David Pescovitz, February 27, 2009 2:09 PM

Serge Tuganov, 28, of Moscow, accepted a $4000+ bet from two women that he couldn't handle a 12-hour sex marathon with them. According to KTLA News, he won by downing a bottle of viagra. But right after the orgy, he died of a heart attack. No info on how many pills might in a "bottle." In fact, not much info in general. "Man Dies After 12 Hour Viagra Fueled Orgy" (Thanks, Derek Bledsoe!)


Jessemoya:
Well, of course he died. What else do you do with your life after you win a $4,000 bet by having sex with two women for 12 hours? Nothing! That's it, you're done. YOU WIN.

Bu da nesi?

dikkat!

 

ah, bu çünlük, hiçbir şey olmak ya da daha da kötüsü her şey olmak adına üzerine gereğinden fazla şey almıştır.


ne yazdıklarımın arkasından çekilirim ne de yazılanlara bel bağlayabilirim.. sabahın köründe karanlıklar içinden çıkıp kapıma dayanan adamların beynini patlatmak için bir silahım olsa ben de bebekler gibi uyurdum. tek dileğim, oyunun orta yerinde hata veren, yeniden başlayan nonoş bilgisayarıma organ nakli yapabilmek. üç kuruş kazanamazken üç kuruşumu almaya gelen kara adamlara haddini bildirme isteği ile dolup dolup taşarım.


takip ettiğim blogların birer birer yazmayı bırakmasını, ara vermesini üzerime almalı mıyım? ya da tadı tuzu kaçanlara "cık cık cık.. yakıştıramadım." mı demeliyim? her şey boş.. dağılın.. görecek bir şey kalmadı millet! ama yine de.. doktor, söyle bana: dudak parlatıcımı gece yatarken yastığımın altına koysam sabah kalktığımda dudaklarım daha dolgun olur mu? bu dudaklarla hırsıza bir tane koysam duvara yapışır, anasını babasını unutur mu? ha?


bir zamanlar özgün merhaba:


veee, hepinize elo melo sayın simciler ve de simcikler!


“boş boş boş” ve de “laf laf laf” görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz. “ama ben burada yazılanları anlamıyorum.” diyenlere de şimdiden “uğurlar olsun.”


ayrıca, sûlsûl ve de tuuliaaa!

bir de buradan buyurun

Haziran 2008
P S Ç P C C P
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30  

dear stalker

takip etmek istersen..

ayrıca

rocassid [at]la ciimeyil nehrinin kıyısında dolaşmaya çıktı. burada hava güzel, gönlü ferah... uğrarsan orada olacak..

gezinenler var

  • 53.442 kere gezmişler

kedimi nasıl zehirliyorum..

en sevdiğim zehir üreticileri


en sevdiğim zehirler


bu aralar