voy a bailar cada mañana

Archive for Aralık 2008

grif

bilek atellerimle sayborgumsu yaşam formu olarak sürdürüceğim yaşam maceram, beni, ‘anime çılgınlığıyla vurulmuş gerçeklik’ ve hayalperestlik arasında bir yerlerde, hâlâ işlevsel bir noktada tutmaya yaramakta, sevgili hibiskus ve gül yandaşları!

bu anlamlı ve bir o kadar da duygu dolu cümleyi yazmamım tek nedeni “yoğun istek” üzerine uzun süredir ertelediğim ya da hangi çünlüğüme koyacağımı şaşırdığım pek sevgili anime listemin bitmemiş bir örneğini sizlerle paylaşma gereğimdir. dedim ya: yoğun istek.

buyurunuz, 24 ekimden beri izlediğim animeciklerimin bir listesi. gelecekte yıldızlı, artılı, cafcaflı bir liste ile karşınıza çıkma dileğiyle görüşmek üzere..

berserk evreni.. miura bir bakıma diyor ki tanrı, her insanın yüreğine çöreklenen karanlıktan doğar.. arzulanan tanrı. kötülük düşüncesi. aslında bu sadece berserk değil.. burası da böyle.. her yer böyle.. 20 senedir devam eden bir evren bu ve nereye gittiğini göremiyorum.. umarım tamamlanmadan yaratıcısından mahrum kalmaz.. şu an için tek endişem bu..

annem, “yalnız kalacağından korkuyorum.” diyor. geleceğim için bu kadar endişesiz olmam, ona anlaşılır gelmiyor şüphesiz.. bazen acilen para kazanmaya başlamam gerek, diyorum. bazıları, ayrıntıları sonra konuşuruz, diyor.. ayağıma gelen işlerle yaşamaya devam ediyorum. bir şey değişmiyor. aptal bir test, “risk almaktan korkuyorsunuz.” diyor.

halbuki sürdürdüğüm bu yaşamla en büyük riski almış oluyorum. bu, bir kumar. herkes için aynı. şu anki en büyük sorunum, anime izleme hızımla bu animeleri indirme ve yükleme hızımın eşleşmemesi.. ve bu yazıyı yazıyor olmamın tek nedeni de şu an izleyecek animenin olmaması..

o hâlde şöyle başlayalım: novem’in ölürkenki itirafı, kyuzo’nun boku bokuna ölümü, L’in kabul edilemez yenilgisi ya da kabullenişi, chloe’nin gereksiz ölümü.. evet, sanırım bu kadar.. genel olarak protagonistlerden nefret ediyorum.. hepsi zavallı, aşırı duygusal ve az gelişmiş.. onların olgunluğa giden yolculuğuna tanık olmak istemiyorum.. bunun altında pek çok neden yatıyor olabilir..

mesela arkadaşlarımı da hep kendimden daha iyi gördüklerim arasından seçme ihtiyacım.. bu yüzden çok az arkadaşım olması.. ah, bu kibir! değil mi? “beğendiğim bir sürü şey var.” diyorum. “vincent?” ah, yeşil gözlü cengâver mi? adını da unutmamış. gözlerin güzelliği o yeşilin gerçek dışılığıı..

antagonistler her şeyin daha iyisini bilir, her zaman serinkanlıdır ve her durumdan sıyrılmasını becerirler ama neden, neden hep ikinci plandadırlar? sahneyi ilk terk eden hep onlar olur. benim sevdiklerim false protagonist dedikleri.. evet, onlar fazla zaman geçmeden ayak altından çekilecek olan ve karşı geldiklerinin karşısında eğilecek olanlardır.. nihahhaha mı acaba? bu nasıl bir yazı ki şimdi?


hayatın anlamı, evet.


Viagra orgy leads to man's death *
Posted by David Pescovitz, February 27, 2009 2:09 PM

Serge Tuganov, 28, of Moscow, accepted a $4000+ bet from two women that he couldn't handle a 12-hour sex marathon with them. According to KTLA News, he won by downing a bottle of viagra. But right after the orgy, he died of a heart attack. No info on how many pills might in a "bottle." In fact, not much info in general. "Man Dies After 12 Hour Viagra Fueled Orgy" (Thanks, Derek Bledsoe!)


Jessemoya:
Well, of course he died. What else do you do with your life after you win a $4,000 bet by having sex with two women for 12 hours? Nothing! That's it, you're done. YOU WIN.

Bu da nesi?

dikkat!

 

ah, bu çünlük, hiçbir şey olmak ya da daha da kötüsü her şey olmak adına üzerine gereğinden fazla şey almıştır.


ne yazdıklarımın arkasından çekilirim ne de yazılanlara bel bağlayabilirim.. sabahın köründe karanlıklar içinden çıkıp kapıma dayanan adamların beynini patlatmak için bir silahım olsa ben de bebekler gibi uyurdum. tek dileğim, oyunun orta yerinde hata veren, yeniden başlayan nonoş bilgisayarıma organ nakli yapabilmek. üç kuruş kazanamazken üç kuruşumu almaya gelen kara adamlara haddini bildirme isteği ile dolup dolup taşarım.


takip ettiğim blogların birer birer yazmayı bırakmasını, ara vermesini üzerime almalı mıyım? ya da tadı tuzu kaçanlara "cık cık cık.. yakıştıramadım." mı demeliyim? her şey boş.. dağılın.. görecek bir şey kalmadı millet! ama yine de.. doktor, söyle bana: dudak parlatıcımı gece yatarken yastığımın altına koysam sabah kalktığımda dudaklarım daha dolgun olur mu? bu dudaklarla hırsıza bir tane koysam duvara yapışır, anasını babasını unutur mu? ha?


bir zamanlar özgün merhaba:


veee, hepinize elo melo sayın simciler ve de simcikler!


“boş boş boş” ve de “laf laf laf” görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz. “ama ben burada yazılanları anlamıyorum.” diyenlere de şimdiden “uğurlar olsun.”


ayrıca, sûlsûl ve de tuuliaaa!

bir de buradan buyurun

Aralık 2008
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031  

dear stalker

takip etmek istersen..

ayrıca

rocassid [at]la ciimeyil nehrinin kıyısında dolaşmaya çıktı. burada hava güzel, gönlü ferah... uğrarsan orada olacak..

gezinenler var

  • 53.442 kere gezmişler

kedimi nasıl zehirliyorum..

en sevdiğim zehir üreticileri


en sevdiğim zehirler


bu aralar