Archive for Aralık 2008
- In: amaçsızlık | hu hu | keşif | suchness | şüpheli
- 11 Comments
bilek atellerimle sayborgumsu yaşam formu olarak sürdürüceğim yaşam maceram, beni, ‘anime çılgınlığıyla vurulmuş gerçeklik’ ve hayalperestlik arasında bir yerlerde, hâlâ işlevsel bir noktada tutmaya yaramakta, sevgili hibiskus ve gül yandaşları!
bu anlamlı ve bir o kadar da duygu dolu cümleyi yazmamım tek nedeni “yoğun istek” üzerine uzun süredir ertelediğim ya da hangi çünlüğüme koyacağımı şaşırdığım pek sevgili anime listemin bitmemiş bir örneğini sizlerle paylaşma gereğimdir. dedim ya: yoğun istek.
buyurunuz, 24 ekimden beri izlediğim animeciklerimin bir listesi. gelecekte yıldızlı, artılı, cafcaflı bir liste ile karşınıza çıkma dileğiyle görüşmek üzere..
- .hack//SIGN
- .hack//Intermezzo
- .hack//Unison
- .hack//GIFT
- .hack//Liminality
- .hack//Legend of the Twilight
- .hack//Roots
- .hack//G.U. Trilogy
- .hack//G.U. Trilogy – Parody Mode
- .hack//G.U. Returner
- Æon Flux
- Basilisk: Kouga Ninpou Chou
- Berserk
- Black Lagoon
- Black Lagoon: The Second Barrage
- Death Note
- Devil May Cry
- Ergo Proxy
- Eureka Seven
- Ghost in the Shell
- Ghost in the Shell 2: Innocence
- Ghost in the Shell: Stand Alone Complex
- Ghost in the Shell: Stand Alone Complex 2nd GIG
- Ghost in the Shell: Stand Alone Complex – Solid State Society
- Ghost in the Shell: Stand Alone Complex – Tachikoma na Hibi
- Gilgamesh
- Mobile Suit Gundam 0079
- Mobile Suit Gundam – The Movie Trilogy
- Mobile Suit Zeta Gundam
- Noir
- Samurai 7
- Samurai Champloo
- In: amaçsızlık | gelecek | hiçlik | kozmik birey | şüpheli
- 5 Comments
berserk evreni.. miura bir bakıma diyor ki tanrı, her insanın yüreğine çöreklenen karanlıktan doğar.. arzulanan tanrı. kötülük düşüncesi. aslında bu sadece berserk değil.. burası da böyle.. her yer böyle.. 20 senedir devam eden bir evren bu ve nereye gittiğini göremiyorum.. umarım tamamlanmadan yaratıcısından mahrum kalmaz.. şu an için tek endişem bu..
annem, “yalnız kalacağından korkuyorum.” diyor. geleceğim için bu kadar endişesiz olmam, ona anlaşılır gelmiyor şüphesiz.. bazen acilen para kazanmaya başlamam gerek, diyorum. bazıları, ayrıntıları sonra konuşuruz, diyor.. ayağıma gelen işlerle yaşamaya devam ediyorum. bir şey değişmiyor. aptal bir test, “risk almaktan korkuyorsunuz.” diyor.
halbuki sürdürdüğüm bu yaşamla en büyük riski almış oluyorum. bu, bir kumar. herkes için aynı. şu anki en büyük sorunum, anime izleme hızımla bu animeleri indirme ve yükleme hızımın eşleşmemesi.. ve bu yazıyı yazıyor olmamın tek nedeni de şu an izleyecek animenin olmaması..
o hâlde şöyle başlayalım: novem’in ölürkenki itirafı, kyuzo’nun boku bokuna ölümü, L’in kabul edilemez yenilgisi ya da kabullenişi, chloe’nin gereksiz ölümü.. evet, sanırım bu kadar.. genel olarak protagonistlerden nefret ediyorum.. hepsi zavallı, aşırı duygusal ve az gelişmiş.. onların olgunluğa giden yolculuğuna tanık olmak istemiyorum.. bunun altında pek çok neden yatıyor olabilir..
mesela arkadaşlarımı da hep kendimden daha iyi gördüklerim arasından seçme ihtiyacım.. bu yüzden çok az arkadaşım olması.. ah, bu kibir! değil mi? “beğendiğim bir sürü şey var.” diyorum. “vincent?” ah, yeşil gözlü cengâver mi? adını da unutmamış. gözlerin güzelliği o yeşilin gerçek dışılığıı..
antagonistler her şeyin daha iyisini bilir, her zaman serinkanlıdır ve her durumdan sıyrılmasını becerirler ama neden, neden hep ikinci plandadırlar? sahneyi ilk terk eden hep onlar olur. benim sevdiklerim false protagonist dedikleri.. evet, onlar fazla zaman geçmeden ayak altından çekilecek olan ve karşı geldiklerinin karşısında eğilecek olanlardır.. nihahhaha mı acaba? bu nasıl bir yazı ki şimdi?
gevezeler var